Hüseyin Kayış

Hüseyin Kayış

Mail: [email protected]

Milli Değerimiz 'Bozkurt'

Milli Değerimiz 'Bozkurt'

Bozkurt, tarih öncesi dönemden günümüze Türklerin en kutsal değeridir. Alevi’siyle, Sünni’siyle, sağcısıyla, solcusuyla Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar var olan 300 milyonu aşkın Türklerin ortak milli sembolüdür. Milli sembolümüz olan milli kültürümüzün ve tarihimizin motifi bozkurt’un sadece bir hayvan olarak lanse edilmesi ise ya cehalettendir ya da art niyettendir. Şayet cehaletten ise tarihimize ve kültürel bağlarımıza ne kadar uzak kaldığımızın göstergesidir. Art niyetten ise gaflet ve dalaletin belki de hıyanetin tezahürüdür.

Bozkurt, ana yurt orta Asya’da eski Türk devletlerinin hepsinde Türk özgürlük ve bağımsızlığının belirtisi olarak devlet armalarında, tuğ, bayrak ve sancaklarda kullanılmıştır. Türk destanlarında Türklere yol gösterici, zaferlere götüren lider, savaşçılığın ve cesaretin sembolü olan Bozkurt’un; güçlü ve dayanıklı olması, esareti kabullenmemesi ve aile düzenine sadakati gibi özelliklerinin Türklerle örtüşmesi atalarımız tarafından milli sembol seçilme nedenleridir.

Orta Asya Türk kültürüne baktığımızda; çadırların önüne dikilen direklerin tepesinde altın kurtbaşı bulunurdu. Bozkurt dişi nazar boncuğu olarak kullanılırdı. Bozkurt dişinin cepte taşınmasının tüm nazarlardan koruyacağına inanılır, hamile kadınlar nazardan korunmak için yastığının altına koyardı. Rüyada kurt görmek büyük hayra yorulur, bozkırda gezerken kurt görmenin uğur getirdiğine inanılırdı. Kurdun koyun sürüsüne dalması veya ahıra girmesi bereket sayılırdı. Başkurt Türklerinin atalarına kurt yol gösterdiği için Başkurtlar denmiştir. İlk defa Türkler tarafından uygulanan ve Türklerin en önemli savaş stratejisi olan Hilal taktiği veya Turan taktiği adı verilen yarım çember ile düşmanı ortaya alıp çemberi kapatma taktiği kurtlardan öğrenilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarına baktığımızda ise birçok kuruluşta bozkurt simgesi vardır. Bu milli değerimize Mustafa Kemal Atatürk önemle sahip çıkmıştır. Atatürk, bizzat kendi emirleriyle; Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarından çıkan kitapların kapaklarına, Milli Eğitim bakanlığının girişine, posta pullarının ve banknotların üzerine bozkurt resmi koydurtmuştur. Kahramanmaraş halkı, Fransız işgalinde kalesine asılan Fransız bayrağını indirip yerine tekrardan Türk bayrağını astığı meşhur ‘Bayrak Olayı’ndan sonra bizzat Atatürk kendi çizimini yaptığı Bayrak tutan Bozkurt heykelinin Kahramanmaraş Kalesi’ne asılması emrini vermiştir. 1936’da yapılan kalede ki Bayrak tutan Bozkurt anıtı Atatürk’ten sonra kaldırılmıştır. Günümüzde nasıl ki Türkçülük hareketi Atatürk zamanında devlet kademelerinde milli politika olmasına rağmen kitlesel bir fikir haline gelmişse bozkurtta aynı şekilde sadece ülkücülere özgü olarak düşünülmektedir. Bu yanlış düşüncedir. Bozkurt işareti MHP’nin değil Türklüğün simgesidir. MHP’nin ki sağ yumruktur. 1990’lı yıllarda Alparslan Türkeş’in Azerbaycan ziyaretinde Ebulfez Elçibey ile birlikte Bozkurt işareti ile selamlanmasından sonra Türkeş’te sürekli Bozkurt işareti yapmaya başlamıştır. Türk milliyetçiliği ideolojisini savunan MHP’nin Bozkurt işaretini sahiplenmeside gayet normaldir. 

Bugün dünya manzarasına baktığımızda Güney Azerbaycan Türklerinin çoğunlukta olduğu Tebriz'de oynanan futbol maçlarında stat baştan aşağı bozkurt işareti yapmaktadır. Cumhurbaşkanlığı döneminde İran ziyaretinde buluna Abdullah Gül, bozkurt işaretleri ile karşılanmıştır. Bozkurt, Türkiye’de maalesef bazı kesimler tarafından siyasi olarak algılanmaktadır. Bugün Amerikalıların milli sembolü Kartal’a kim dil uzatabilir? İngilizler dünyaca ünlü Premier League'nin amblemine milli sembolleri Aslan’ı koymuşken, Fransızlar milli sembolü Horoz’u milli formalarına koymuşken, İran Pars’ı, Rusya Ayı’yı, Çin Ejder’i v.s. sağcısıyla-solcusuyla bütün olarak kabullenmişken, önemli kuruluşlarında, devlet kanallarında ve tarihi belgesel yayınlarında milli sembollerini kullanırken, milli sembollerinden oluşan atasözlerini gururla söylerken biz neden Bozkurt’a bu kadar yabancı kalıyoruz?

Bozkurt, her kesimin sahiplenmesi gereken milli değerimizdir. Gençlerimizin elinden milli sembollerini ve değerlerini alırsak onları Lenin’in, Mao’nun posterlerine mahkum etmiş oluruz. İşte o zaman gençlerimizi tarihinden ve kültürel bağlarından koparmış, kimlik ve değerlerinden uzaklaştırmış oluruz. Bu da milli ruhun yok olması demektir. Ruhsuz beden cesettir. Bir yazarın, Türkiye’yi şanlı bir geçmişi ama geleceği olmayan 70 yaşındaki kadına benzetmesindeki neden milli ruhun yok olduğunu iddia etmesidir.

Bozkurt’u Türk kültür ve tarihinden silmeye çalışanlar olsa da Dünya, Bozkurt’un Türk kültüründeki yerini çok iyi biliyor. Tarihimize ve kültürümüze bizden çok uzak olmalarına rağmen Türklüğün en büyük kanıtı olarak Bozkurt’u görüyorlar. 1927’de Lahey Adalet Divanı, Türkiye hukuka aykırı davranmadığı için olaydaki geminin adı ve milli sembolümüz olduğu için Atatürk’e tunçtan bir bozkurt heykeli hediye etmiştir. 1974 Kıbrıs barış harekatından önce Rumlar Kıbrıs’ta Murat Ağa ve Sandallar köylerinde silahsız ve savunmasız çocuk ve kadınlarımızı katletmiştir. Türk cesetleri tanınmaz halde olduğundan cesetlerin bize ait olup olmadığı belirlenememiştir. Birleşmiş Milletlerin yetkilileri cesetlerin çürüdüğü ve bozulduğu için sünnetli olmalarının Türk olduğuna kanıt olarak kabul etmemiştir. Ama çocuk cesetlerinin kemer tokalarında bozkurt tasvirini görünce Birleşmiş Milletlerin yetkilileri hemen cesetlerin Türk cesedi olduğuna dair rapor hazırlamıştır. Müslüman Türklerin ve Hıristiyan Rumların bulunduğu bir Ada da sünnetli olmak bile Türklük için yeterli bir kanıt değilken, Bozkurt Türk olmanın en önemli belirtisi olmuştur.

Bir hayli ilginç bir anı daha var ki bizzat ben yaşadım. Düzenlemiş olduğumuz bir programın fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmıştım. Fotoğraflarda arkadaşlar bozkurt işareti yapmışlardı. Fotoğraflara bakan yabancı uyruklu bir arkadaş bana mesaj atmış. Merak ettim ve mesajın çevirisini yaptım. Arkadaş Taylandlıymış, mesajda “Merhaba Türk” yazıyordu…

Bozkurt siyasi bir işaret değildir; Yesevi dergahı, Oğuz Han otağı, Tuna'nın suyu, şehidin kanı, Tanrı Dağı'nın taşıdır. Ergenekon’da yolbaşçı, Samsun’da Mustafa Kemal Atatürk’tür. 
Tüm Türklerin ortak milli sembolüdür. 
Rahatsız olan bariz Türk düşmanıdır.

Hüseyin Kayış 

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar